Milenyumun Tartışılmaz Hakimi
Fastbreak E-Basketbol Dergisi Yazım
Milenyum kelime anlamı olarak 2001 yılını ifade etse de bazı durumlarda 2000’li yıllar anlamına da gelmektedir. Milenyum artı (+) NBA formülünü uyguladığımızda önümüze çıkacak tek eşitlik Los Angeles Lakers olacaktır. Ben de basketbol tarihinin 2000’li yıllarının başına damga vurmuş olan efsane kadroya dair inceleme / analiz yaptım. Gelin sizlerle bu başarılı ve sansasyonlarla dolu beş yıla göz atalım.
Lakers, ‘Magic Johnson ile başarılı geçen yılların ardından bir duraklama ve gerileme dönemine girmişti. Yeniden yapılanmaya gitmesi gerektiğini anlayana Lakers’ da, genel menajer Jerry West, 1996 yılı draftlarında önemli bir karar aldı. Kobe Bryant’ taki geleceği gören West, Vlade Divac karşılığında Charlotte Hornets’ den Kobe’ yi takas etti. Birkaç yıldır devam eden Lakers’ ın kötü durumu için bu karar bir dönüm noktası oldu. Lakers, aynı yıl içinde final oynamış ve Houston Rockests’ a süpürülmüş Orlando Magic’ in en önemli parçalarından biri olan Shaquille O’neal’ ı “free agent” fırsatından yararlanarak kadrosuna katmıştı. Aynı yıl draftlarda ilk tur yirmi dördüncü sıradan Lakers tarafından seçilen Derek Fisher ile takımın iskeleti yavaş yavaş oluşturulmaya başlandı. Koç Del Harris ile başlanan uzun yol Play - off ' larda Konferans yarı finalinde Utah Jazz karşısında 4-1 elenerek bitmişti.1997 - 98 sezonunda ise Shaq bireysel olarak iyi bir sezon geçirmiş ve NBA ilk beşine seçilmişti. Lakers, batıda sezonu üçüncü sırada bitirmişti, fakat yine NBA finaline çıkılamamıştı.1998-99 sezonuna gelindiğinde yine Play - off' larda başarılı olunamamış, o sezonun şampiyonu San Antonio Spurs, Lakers'ı 4-0 ile süpürmüştür.
Artık köklü bir değişikliğin zamanının geldiğini anlayan Lakers yönetimi, Koç Del Harris ile yolları ayırarak, takımın başına Chicago Bulls ile 6 kez şampiyonluk yaşamış ve ayrılmış olan Phil Douglas Jackson' ı getirdi. Efsane Lakers dönemi de tam da burada başlamış oldu.
1999 - 00 Sezonu :
Bu yıl, gazeteciler arasında ‘Return to Dominance’ olarak adlandırılır. Bu nedeni tahmin etmek çok ta zor değil. Dokuz yılın ardında gelen şampiyonluğu böyle değerlendirmek yanlış olmazdı sanırım. Takıma başarılı ve tecrübeli bir koç, iki büyük yıldız ve Robert Horry, Derek Fisher, Rick Fox gibi görev adamları katılınca efsane kadro ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Başarıya aç oyunculardan hiçbiri daha önce bir şampiyonluk kazanmamışlardı. Bu da Lakers, için büyük bir itici faktör oldu. Normal sezonda 67 maç kazanarak, Lakers tarihinin rekorunu kırdılar. Play- off’ lara iyi durumda gelmişlerdi. İlk turda Kings’i eleyen Lakers’ ta Kobe, ikinci ve dördüncü maçta 32, üçüncü maçta 35 sayı atarak izleyenlerin gözlerine takılıyordu. Batı finalinde Scottie Pippen’ ı da kadrosunda bulunduran Portland Trail Blazzers rakipti. Çok zor bir final olacağı maçların her dakikasından anlaşılıyordu. Lakers, Arvydas Sabonis’ li, Bonzi Wells’ li, Scottie Pippen’ lı Blazers’ı yedinci maç sonunda 89-84 yenerek 9 yıl aradan sonra NBA finallerine çıkıyordu. Bu sefer finalde rakip Reggie Miller’ ı da kadrosunda bulunduran Indiana Pacers’ tı. Pacers’ ı finalde kolay geçen Lakers, 9 yıl aradan sonra NBA şampiyonu olmayı başardı. Finallerin MVP’ si hakkettiği şekilde Shaquille O’neal olmuştu. Efsane ilk basamağı başarıyla geçmişti.
2000 – 01 Sezonu :
2001 sezonunda Kobe ile Shaq arasında gerginlik giderek arttı. Bunun sebebi olarak ta Shaq’ ın Kobe’ ye göre daha fazla top kullanması ve fazla bencil davranmasıydı. Hatta bu durumu Kobe bir basın toplantısında dile getirdi. Kobe basına, Shaq ile maç içinde top bölüşmekten bıktığını, maç boyunca bütün topları ona indirmekten sıkıldığını söylüyordu. Benim şahsi görüşüm ise Kobe’ nin de en az Shaq kadar top kullandığıdır veya basına yansıyacak kadar aralarında bir fark olmadığıdır. Bence buradaki temel sorun Kobe’ nin tek başına takıma hakim olmak istemesi ve tek yıldız olarak kalmayı arzulamasıdır. Shaq ise Kobe’ nin bu konuşmaları üzerine daha fazla sessiz kalamayarak, Kobe’nin elinde olsa maç boyunca bütün topları kullanacağını, onun maçı kazanmak gibi bir düşüncesinin olmadığını, tek amacının sayı ortalamasını yükselterek herkesten üstün olduğunu göstermeye çalıştığını söyledi.
2001 – 02 Sezonu :
Bu sezon bir önceki sezonun aksine Shaq ve Kobe birbirlerini öven açıklamalar yaptılar. Bence bunun altında reklam haklarını ve kendi sporcu kişiliklerini zedelememek istemeleri yatıyordu. Yaz boyunca Shaq, yeni sezonda Kobe’ nin MVP ödülüne ulaşacağını umduğunu söylerken, Kobe’ de Shaq’ ın vazgeçilmez ve durdurulamaz bir pivot olduğunu söylüyordu. Hatta Kobe, bir makinanın dişlileri gibi olduklarını, iki oyuncunun da görevlerinin farklı olduğunu ve kazanmak için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi. Sezonu bir önceki sezona göre daha az ihtişamla geçiren Lakers, Pasifik Grubu' nu ikinci sırada bitirdi. Yine ilk turda Blazers'ı 3-0 ile geçen yıldızlar, ikinci turda Spurs'u 4-1 geçerek Konferans finaline yükseldiler. Batı finalinde neredeyse herkesin hafızlarına kazınan Sacremento Kings - L.A Lakers eşleşmesi vardı. Birçok olayın olduğu çekişmeli seriyi Lakers, yedinci maç sonunda 4-3 kazanmayı başardı. Batı finalinin aksine NBA finalleri çok rahat geçti. Kerry Kittles' lı, Jason Kidd' li, Dikembe Mutombo' lu New Jersey Nets' i 4-0 ile süpürmeyi başardılar. Finallerin MVP' si iki sezondur olduğu gibi yine Shaq olmuştu.
2002 – 03 Sezonu :
Bu sezon için Kobe’ nin Lakers’ da daha etkin bir rol aldığını söyleyebiliriz. Kobe, normal sezonu 30.1 sayı ortalamasıyla kapatmıştı. Pasifik grubunu ikinci sırada bitiren Lakers için bu sezon önceki sezonlara göre daha sönük geçmişti. Son üç yılın şampiyonu Lakers, Batı finalinde San Antonio Spurs ile karşılaştı. Eğer bu yıl şampiyon olunursa Phil Jackson, NBA tarihinin en çok şampiyon olan koçu olacaktı. Fakat altıncı maç sonunda San Antonio Spurs, Lakers’ ı yenerek üç yıllık hanedana son vermiş oldu.
2003 – 04 Sezonu :
Sezona bir önceki yılın intikamını almak için başlayan Lakers, kadrosuna iki yaşlı kurdu kattı. Gary Payton ve Karl Malone ile müthiş bir takım haline gelindiği sanılan Lakers’ ı herkes mutlak favori olarak gösteriyordu. Fakat sezon içinde Kobe’ nin tecavüz skandalı ile suçlanması ve Shaq ile olan anlaşmazlığın büyümesi takımda büyük zararlara yer açtı. Kobe, buna rağmen sezonu 24.3 sayı ortalamasıyla tamamladı. Unutulmaz kadro Pasifik grubunu birinci, Batı Konferans’ ını ikinci sırada bitirdi. ‘Big Four’ için her şey yolunda gibi gözüküyordu. İlk turda Houston Rockets, ikinci turda Spurs, Batı finalinde sezonun MVP’ si seçilen Kevin Garnett’ li Timberwolves rahat bir oyunla geçen Lakers 2000’li yıllarda 4.defa NBA finaline yükseldi. Bu sefer rakip Rasheed ve Ben Wallace’ lı, Chauncey Billups’ lı, Rip’ Hamilton’ lı Detroit Pistons’ dı. Fakat beş maç sonucunda gülen taraf Detroit Pistons oldu ve Lakers hanedanlığı tam anlamıyla bir çöküş yaşadı. Bu seri ardından Lakers’ da büyük dağılmalar yaşandı. Takımdan Kobe ile sorunlar yaşayan Shaq, emekli olan Karl Malone, Boston’a gönderilen Gary Payton ve takımı bıraktığını açıklayan ‘Zen Master’ lakaplı koç Phil Jackson ayrıldı. Takımın 1996 yılında olduğu gibi yine yeniden yapılanma içine girmesi gerektiği anlamıştı. Miami Heat’ e giden Shaq’ a karşılık olarak Lamar Odom ve Caron Butler artık bu takımın yeni silahları olacaklardı. Yeni oluşum içerisinde Los Angeles Lakers, Kobe Bryant gibi bir süper yıldızın üzerine kurulacaktı.
Genel Bir Toparlama ve Sonuç Bölümü :
Sonuç olarak yazdığım bütün satırları özetleyecek olursak ; Lakers 1999 – 2004 yılları arasında NBA rekorlarını kırmış, üç şampiyonluk kazanmış, bir kez final oynamış efsane bir ‘takım’dı. Neden takım kelimesini tırnak içine aldığım sorulursa, onlar yeri geldiğinde takım olmayı en iyi şekilde başardılar, yeri geldiğince ayrı ayrı 12 takım haline geldiler. Belki de büyük takım olmanın sırrıydı bu, bunu asla bilemeyeceğiz. Lakers’ ın kendi açısından kazandığı sportif başarıları ve kupaları bir yana koyarsak, bu unutulmaz kadro Dünya’da birçok insana basketbol sevgisini ve heyecanını aşıladı. Dünya’nın birçok yerinde Lakers’ ın taraftarının olmasının en büyük nedeni bu beş yıllık süre içinde yapılanlardır. Tabii bu kadar egoları yüksek oyuncuları uzun bir süre zarfı boyunca bir arada tutmayı başaran Phil Jackson’ ın da büyük başarıdaki rolü yadsınamaz. Teşekkürler Robert Horry, teşekkürler Derek Fisher, teşekkürler Samaki Walker, teşekkürler ‘Cross-over mağduru’ Tyronn Lue, teşekkürler Slava Medvedenko. Hepinize,özellikle benim jenerasyonuma, basketbolun ne olduğunu öğrettiğiniz ve sevdirdiğiniz için;
TEŞEKKÜRLER...
Seja o primeiro a comentar
Yorum Gönder