.

Cuma, Temmuz 30, 2010

Galatasaray ve Kalecileri


Aslında bu yazıyı Galatasaray'ın Fenerbahçe ile oynadığı maçtan sonra yazacaktım. Fakat o zaman yoğun olmam nedeniyle ve Galatasaray'ın kalecilerine biraz daha süre vereyim diyerek bu yazıyı geciktirmiştim. Gelin, görün ki eşeğe altın semer vursan, eşek yine eşek.

Mahalle futbolunda, en kötü oynayan geçer kaleye genellikle. Kural böyledir. Kaleciler şişman, tekniği zayıf ve kafası pek futbola basmayan kişiler olur çoğunlukla. Bu durum bizim millet olarak kanımıza işlemiş bir olaydır. En çok itilip, kakılan bölgedir  üç direk arasındaki yer. Kimsenin ilk tercihi değildir, genellikle bir kaderin sonucudur kalecilik. İyi bir kaleci yakalamışsanız, yıllar boyu oynatmayı hedeflersiniz takımınızda. Çünkü kalecilik biraz da istikrar ve tecrübe işidir. Oynadıkça gelişen bir olgudur kalecilik. Galatasaray'da bu olguyu bir türlü yakalayamayan takımlardan. Cimbom'un altın döneminde, kalede olan Claudio Taffarel'den sonra, sarı-kırmızılı kale bir daha güven vermedi. Mondragon ile istikrar yakalansa da, iyi sonuçlar getirdiğini söylemek pek mümkün değil.

Son yıllara göz attığımız da, Morgan De Sanctis kiralık geldi ve gitti. Orkun Uşak şamar oğlanı oldu. Leo Franco geldi, Selçuk'tan yediği golden sonra ortalıkta bir daha göremedik kendisini. Bu sezon da yine riske giriliyor. Kale adayları arasında 7 yıldır oynamayı bekleyen, bir nevi Semihzede olmuş Aykut Erçetin ve daha çok magazinsel hareketleri ile gündeme gelen Ufuk Ceylan var. Bu iki kalecinin de milli takım yüzü görmeleri çok zor. Teknik olarak zayıf olan bu iki kalecide de gözle görülebilecek net sorunlar var. Yan top sıkıntısı başta geliyor elbette. Avrupa ve Türkiye'de başarıyı hedefleyen bir takım olarak Galatasaray'ın acilen kaleci sorununu çözmesi gerekiyor. Yoksa Frank Rijkaard gibi iyi bir futbol adamının takımdan gönderiliş nedeni kaleciler olabilir.

Seja o primeiro a comentar


  ©EmreCeSpor - Todos os direitos reservados.

Template by Dicas Blogger | Topo