Türkiye'de Stoper Olmak
Türkiye'de çocuksanız ve sokağa çıkarsanız, sizi sokakta karşılayan ilk şey futboldur. Böylece futbolla tanışırsınız ve aşık olursunuz. Oynanan oyunu nasıl sevdiğinizi anlamadan topa vurur durursunuz. Futbolun gereğidir gol; bu yüzdendir ki sokaktaki bu çocukların hemen hemen hepsi forvet olmak ister. Gol atıp yıldızlaşmak ister. -ki arkadaşları arasında havası ve karizması olsun. Bu durum ilerleyen yıllarda gol atıp kızlara hava atmak kavramına da dönüşür. Ancak forvet olmaktaki temel amaç yıldız olup, ön planda olmaktır. Bu yüzden defans bölgesine hep şişman ve futbolu pek iyi oynamayan çocuklar geçer. "Oğlum topu ileriye doğru diksen yeter." gazlaması ile defansa geçirilen çocuk, her topa vurduğunda alkışlanır. O da kendini bir şey sanar ve futbolu daha çok sevmeye başlar. Maalesef bizim ülkemizde defans olma bu hikaye ile başlar. Eğer bu çocuk 10'lu yaşlarının başlarında boylu postlu bir şey olursa daha da fazla gaz verilir. Sonunda bu boylu postlu -amiyane tabirli kazma- çocuklar gün gelir Servet Çetin olurlar. Gün gelir Gökhan Zan olurlar. Gün gelir Alpay Özalan olurlar. Gün gelir Mustafa Doğan olurlar. Gün gelir Yasin Çakmak olurlar. Gün gelir Can Arat olurlar. Gün gelir Emre Güngör olurlar. Tamamen yetenekten yoksun, fiziğe dayalı futbolcu olurlar. Kafaya tekmeyle giren, her iki dakikada bir burnundaki pisliği dışarı çıkaran, hızlanmak yerine bilimum dilde küfürler öğrenen futbolcu olurlar. Hiç mi çıkmamıştır bu ülkeden stoper ? Tabii ki çıktı. Ancak bir elin parmağını geçer mi tartışılır. Ne gariptir ki Türk stoperlerle oynamak istemeyen takımlar, gidip bizimkilere en benzerlerine buluyorlar koca dünyada. Belki de bu topraklar, stoper çıkarma anlamında lanetlenmiştir.
Seja o primeiro a comentar
Yorum Gönder