.

Pazartesi, Ağustos 30, 2010

Ankara Arena İzlenimleri #5

                                                "El pençe divan durmak" deyimi yerinde kullanıldığında ne güzeldir.

Öncelikle söyleyeyim artık yazı dizisini iki bölüme ayırmayacağım. Biraz uzun olacak ama okumak isteyenler tek bir yazıyı okuyarak daha rahat edecektir. Ankara Arena'ya giderken dolmuşta salonu görenlerin "Burası ne ya ? Alışveriş merkezi mi yapmışlar ?" demesine artık alışık olduğumu belirterek yazıma başlayayım. Bugün dünkü tecrübelerimden ders alarak, salona girmeden önce 18 yaşından büyük biriyle anlaştım. Nedenini dünkü yazıda belirtmiştim, görevliler 18 yaşın altındaki basketbolseverleri yanında velisi olmadan salona almıyor. 2 üniversiteli genç sağ olsun yardım etti de sağ salim salona girdik.

Günün ilk maçına ilgi önceki güne göre çok daha azdı. Bunun sebebi ise belliydi; Çin ve Fildişi Sahilleri kağıt üzerinde grubun en zayıf iki takımıydı. Zaten dün salonda olan birçok Çinli seyirci de maçta yoktu. Fildişi Sahilleri'ni destekleyen 50 kişilik grubu saymazsak, biz bize güzel bir maç izledik. Güzel olmasının nedeni ise maçın son periyodunun şov havasında geçmesiydi. Hem Fildişi Sahilleri'nin harlem tarzı oynayan oyuncuları hem de sürekli hızlı hücumları düşünen Çinli oyuncular maçı enfes bir hale getirdi.

Fildişi Sahilleri, kadrosunun kısıtlı olmasının zararını gördü ve maçın sonunu iyi getiremedi. Çin cephesinde ise iki kişiye değinmek istiyorum. Birincisi turnuvanın ilk iki gününde 26'şar sayı atan Yi Jianlian. Kendisini ilk kez çıplak gözle izliyorum. Hayran kaldım desem abartmış olmam. 23 yaşındaki bir basketbolcuya göre tecrübeli ve isabetli tercihler kullanıyor sahada. Gerçi 23 yaşında olmasını şaibeli bulanlar da var. New Jersey Nets'li pivot daha şimdiden Yao Ming'in görevini üstlenmiş ve başarı ile yerine getiriyor durumda. Atletik olması kendisine çok büyük avantaj sağlıyor. Potaya yakın olarak aldığı her topu direk smaçla bitirmek istemesi pozitif bir durum. Değinmek istediğim ikinci isim Selçuk Ernak. Kendisi bildiğiniz üzere Banvit koçluğu yapmış, modern ve geniş bir vizyonu olan bir antrenör. Şansını Çin Milli Takımında deniyor Selçuk hoca. Çin kenar yönetimindeki en ateşli isim olması da Türklüğünden kaynaklanıyor sanırım.

Ankara Arena'da ikinci maç Yunanistan ile Porto Riko arasındaydı. Dün de belirttiğimiz gibi artık Türk seyirciler turnuvada iki takımı destekliyor. Birincisi Türkiye ikincisi Yunanistan'ın rakip takımı. Yunanistan'ın rakibine inanılmaz bir destek var salonda. Dün Çin bugün de Porto Riko tarihinde aldığı en büyük desteklerden birini aldı Ankara Arena'da. 8-9 bin kişiyi arkasına alan takımlar Yunanistan'a rahatlıkla diş geçirebiliyorlar. Nitekim bugün de öyle oldu, Porto Riko hakem oyunlarına kadar maçı önde götürüyordu. Bu "hakem oyunları" lafı çok yerde geçiyordu, bugün canlı şahit oldum. Hani bunu herhangi bir milliyetçilik duygusu ile veya herhangi bir Yunanistan nefreti ile söylemiyorum, kesinlikle salonda Yunanistan tutuculuğu vardı. İlk önce Porto Riko adına maçın en etkili iki adımından biri olan P.Ramos'a garip bir hücum faulle beş faul aldırılıp, oyundan atıldı. Ardından net bir savunma faulünü vermeyince sinirlenen Porto Riko kenar yönetimine kolay bir teknik faul çalındı. Ardından maçın en etkili ismi J.J Barea saçma bir faulle oyun dışına gönderildi. Yunanistan ise Spanoulis, Bourousis, Zisis üçlüsü ile faul atışlarını eksiksiz attı ve maçı kazandı. Maç sonunda Porto Riko'yu ayakta alkışlayan Ankara seyircisi büyük bir takdiri hak etti. Ayrıca maç boyunca önümde oturduğunu anlamadığım Sofoklis Schortsanitis'i ayakta iken görünce baya bir tırstım.

Günün son maçı yine Türkiye'nin maçıydı. Bu sefer rakip Avrupa temsilcisi Rusya idi. Yunanistan ile en çok taraftar grubuna sahip takım olan Rusya sadece maçta değil tribünde de bize rakip olacağını maç öncesinde gösteriyordu. Ancak yine salonu tıklım tıklım doldurmayı bilen Ankaralı basketbolseverler, sanıyorum ki Rus taraftarların seslerinin televizyonda duyulmasını engelledi. Rusya maçı bizim için turnuvadaki ilk ölçü olarak değerlendirebileceğimiz maçtı. Timofey Mozgov, Sasha Kaun ve Sergey Bykov gibi oyuncular başımızı ağrıtabilirdi. Ancak maç öncesinde öğrendiğimiz Viktor Khryapa'nın takım kadrosunda olmama haberi bizim için maça olumlu yansıdı. Zaten güçlü olan pota altı oyuncularımız daha rahat bir maç geçirebilecekti.

Maçı uzun uzun anlatmaya gerek yok, zaten Türkiye'nin %70'i izlemiştir maçı. Ancak maça direkt etki eden taraftar faktöründen bahsetmeden olmaz. Birkaç koltuk dışında, ağzına kadar dolu olan Ankara Arena turnuva ruhuna bürünmeye başlamış. Rakip takımın hücumlarını ıslıklamalar, hakemi yuhalamalar, kötü gününde olan oyuncumuzu desteklemeler(Hido) artık basketbol seyircisi olduğumuzun göstergesi. Daha önceki turnuvalara göre bu değişimin en büyük sebebi bence bilet fiyatları. Tabii bay negatif olarak eksik yönümüzü de söylemeden olmaz. Şimdiden söyleyelim ki yarın bugün yenilirsek, "bu takım çok iyiydi ağbi amaa" demeyelim. Eksiklerimizi belirtelim, Pollyannacılık yapmayalım. İki maç sonunda en büyük eksiğimiz dış şut savunması. Hem Rusya hem Fildişi Sahilleri maçında bir dolu üçlük yedik. Şut imkanlarını daha iyi değerlendiren takımlarla karşılaşınca bu durum büyük bir sorun haline gelebilir.

Günün dikkat çeken diğer olayı ise Hidayet Türkoğlu'na verilen destekti. Maçın ilk yarısında dün gibi saha içi isabet bulamayan Hido, taraftarların da gaz vermesi ile kendine biraz olsun geldi ve 6 isabetli şut attı. Günü 14 sayı ile tamamlayan Hido turnuvaya yeni ısınmaya başladı diyebiliriz. Lâkin milli basketbolcu turnuvanın ilk gününde Fildişi karşısında saha içi isabet bulamamıştı ve 4 sayıda kalmıştı. Ayrıca Hido şu ana kadar turnuvada 6/22 şut isabet yüzdesiyle oynuyor.

Gelelim yine günün konusuna. Bugün ana başlığı başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Kendisi, basketbol alanındaki temsilcisi Turgay Demirel ile birlikte bugün Ankara Arena'ya teşrif ettiler. İçlerinden "keşke gelmez olaydım." diye bir hayıflanış vardır bence. Çünkü başbakan ve ekibi salona girer girmez, yuhalama ve ıslık sesleri koptu. Gerçi kendisi bu davranışlara pek aldırış etmez gibi görünse de içinde bir burukluk vardı kanımca. Başbakanı olduğun ülkenin bir salonunda, böyle karşılanmanın elbet belirli sebepleri vardır. Geçmişi irdelemeden, siyaset yapmadan bu ince çizgiden uzaklaşıyorum. Ayrıca Hido'da maç sonunda "Başbakanımıza da çok teşekkür ediyorum." deyince yine ıslık sesleri salonda yükseldi. Yine Ukraynalı dans grubunun Türkiye - Rusya maçında gösteri yapmaması R. Tayyip Erdoğan'ın gelişi ile ilişkilendiriliyor. Herhalde başbakan bir daha hayatında basketbol salonuna uğramaz Türkiye'de.

Günün Sonuçları :

A Grubu :

Ürdün          65 - 79  Angola
Sırbistan     81 - 82  Almanya
Arjantin       74 - 72 Avustralya

B Grubu :

Slovenya    77 - 99  ABD
Hırvatistan 75 - 54  İran
Brezilya        80 - 65 Tunus

C Grubu :

Çin               83 - 73  Fildişi Sahilleri
Türkiye       65 - 56  Rusya
Porto Riko  80 - 83  Yunanistan

D Grubu :

Litvanya     70 - 68  Kanada
Lübnan       59 - 86  Fransa
İspanya     101 - 84 Yeni Zellanda

İlk 2 Günün Ardından İstatistikler :

Sayı Krallığı :

1. Kirk Penney - Yeni Zellanda  29
2. Yi Jianlian     - Çin                    26
3. Luis Scola     - Arjantin           25,5

Ribaund Krallığı :

1. Yi Jianlian         - Çin          11,5
2. Levon Kendall - Kanada  11
3. Zaid Abbas      - Ürdün     10,5

Asist Krallığı : 

1. Osama Dahgles        - Ürdün   7
2. Anton Ponkrashov  - Rusya   7
3. Ricky Rubio              - İspanya 7

Blok Krallığı :

1. Joel Anthony     - Kanada 3,5
2. Hamed Haddadi - İran        3,5
3. Salah Merji          - Tunus   3,5

Top Çalma Krallığı :

1. Ricky Rubio              - İspanya  3
2. Jermanin Anderson - Kanada  2,5
3. Sinan Güler               - Türkiye  2,5

Seja o primeiro a comentar


  ©EmreCeSpor - Todos os direitos reservados.

Template by Dicas Blogger | Topo