Olimpiyat Oyunlarının açılış törenlerinde görürüz hep; Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya, Avustralya yüzlerce sporcu ile katılır organizasyona. Neredeyse her spor branşında iddialıdır bu ülkeler. Yarıştıkları bütün mücadelelerde, madalya almak asıl amaçlarıdır. Oyunların sonunda geldiğimizde, madalya sıralamasında yine bu ülkelerin isimlerini görürüz en yukarıda. 21.yüzyılda sporda süper güç olarak nitelendirebileceğimiz bu ülkelere, yeni bir halka daha eklendi kanımca.
İspanya, baskıcı 'Franco' rejiminden kurtulduktan sonra, sporun her alanında yapılanmaya başladı. Aslında bu yapılanma kararı çok geç alınmıştı. Fakat bir yerden başlamak gerekiyordu. Her şey 1992 Olimpiyat Oyunlarının Barcelona'ya verilmesi ile başladı. O yıla kadar, herhangi bir spor branşında büyük bir başarıları yoktu İspanyolların. 1992 yılında yapılan Barcelona Olimpiyatları, ülke sporunu baştan yapılandırmak için büyük bir hediye olmuştu. Olimpiyatların etkisi ile her spor branşına yatırım yapılmaya başlandı İspanya'da.
Başta futbol kalkındırıldı. 1950 ve 1960'lı yıllarda kazanılan birkaç kupa ve 1970'li yıllarda kazanılan birkaç başarı dışında büyük başarılar elde edemiyordu, İspanyol futbol takımları. Spordaki devriminin etkisi ile futbolda da büyük değişimler yaşandı İspanya'nın her bölgesinde. Dünya futboluna hakim olmaya başladı İspanyollar. Real Madrid, Barcelona ve Valencia gibi takımlar, Avrupa'da kupalara ambargo koymaya başladılar. La Liga, dünyanın en kaliteli ve en çok izlenen futbol liglerinden biri oldu. İspanya Milli futbol takımı ise, son yıllarda futbolun tek hakimi. Son Avrupa ve Dünya Şampiyonu olmaları, oluşan durumu gayet net olarak açıklıyor.
1992 Barcelona'dan sonra, İspanya basketbolunda büyük gelişmeler olmuştu. 1990'lı yıllarda dünya devlerine kafa tutamayan İspanya, 21.yüzyılda basketbolun yeni devi olduğunu tüm dünyaya ispat etti. Son 10 yıllık dönemde, bir Dünya Şampiyonluğu, bir Avrupa Şampiyonluğu, bir Avrupa ikinciliği yakalayan İspanya, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasının da favorilerinden. NBA'de son 3 yılda 2 kez şampiyon olmuş, Los Angeles Lakers'ın en önemli parçalarında biri yine İspanyol Pau Gasol. Ayrıca Avrupa'nın en iyi basketbol ligi yine İspanya Basketbol Ligi(ACB) olması, Barcelona, Real Madrid gibi takımların Euroleague'de yakaladığı başarılar, İspanya'nın basketbolda geldiği yeri gösteriyordu bize.
Teniste son dönemde iki efsane sporcunun çekişmesi var. Biri İsviçreli Roger Federer, diğeri İspanyol Rafael Nadal. Kariyerinde 8 Grand Slam şampiyonluğu bulunan Nadal, son 1-2 yılda, Federer'e üstünlük kurmuş durumda. 25 yaşındaki tenisçi, Federer'in elinde olan en çok Grand Slam kazanma rekorunu kırmaya en yakın isim. İspanyollar, tenis dünyasına tek bir tenisçi sunmuş değil son yıllarda. Fernando Verdasco, Tommy Robredo, David Ferrer dünya klasmanında ilk 20'de yer alan, diğer İspanyol tenisçiler. İlk 20'de 4 İspanyolun bulunması gerçekten çok ilginç bir durum.
Formula 1, son yıllarda eski etkisini kaybediyor. Bunun nedenleri olarak, belki puanlama sistemi üzerinde çok oynanması ve Michael Schumacher'in artık eski formunda olmaması gösterilebilir. Schumacher'den sonraki en büyük pilot, şüphesiz ki İspanyol Fernando Alonso. Zaten istatistiklerde bu yönde. Schumacher'in yedi şampiyonluk döneminden sonra, 2 şampiyonluk kazanan, -özellikle de üst üste- tek pilot şuan Fernando Alonso. İspanya'nın motor sporlarındaki diğer temsilcileri ise Moto Gp'de. İspanyol pilotların etkisi hissediliyor şuan Moto Gp'de; her ne kadar Valentino Rossi faktörü olsa da. Jorge Lorenzo ve Dani Pedrosa, son dönemdeki İtalyan gücünü kırmış durumda. Jorge Lorenzo, 2010'da şampiyonluğun en büyük favorisi konumunda.
Tour de France, bugün sonuçlandı. Aslında turun kazananı sürpriz olmadı. Son şampiyon Alberto Contador, Paris'te yine sarı mayoyu giyen bisikletçi oldu. 3.kez bu zafere ulaşan Contador, şu an bisiklet dünyasının bir numarası konumunda. İspanyol bisikletçi, katıldığı son 5 büyük bisiklet turundan galip olarak ayrıldı. Yeni bir efsane olma yolunda hızla ilerliyor, İspanyol Contador.
Atletizmde de İspanyollar var. Uzun mesafe yürüyüşte dünyanın bir numarası İspanya. 20 km. yürüyüşte hem bayanlar hem de erkeklerde İspanya hanedanlığı var. Ayrıca 3000 metre engellide Marta Dominguez, kadınlar 100 metre engelli de Nnkiruka Josephine Onyia, İspanya'yı atletizmde temsil eden başarılı atletler.
Hentbol ve senkronize yüzmede, yine madalya için en büyük favoriler arasında İspanya var. 2008 Pekin Olimpiyatlarında altın madalya kazanan İspanya Senkronize yüzme takımı, 2009'da Avrupa Şampiyonu oldu. 2007 yılında Avrupa şampiyonluğu yaşayan İspanya Hentbol takımı yine büyük turnuvalarda madalya peşinde.
Evet, şöyle bir toparlayacak olursak; futbol, basketbol, tenis, formula 1, bisiklet, atletizm, hentbol, senkronize yüzme gibi birçok spor dalında dünyanın zirvesinde İspanyollar. Neredeyse her spor branşına el atan İspanya, dünyanın yeni süper gücü olma yolunda hızla ilerliyor. Ne diyelim, belki bir gün Amerika veya Çin'in hanedanlığını kırarlar, Olimpiyat Oyunlarında.