Serinin ilk 3 yazısını Efes World 9 için kalan 5 yazıyı da Dünya Basketbol Şampiyonası odaklı yazmıştım. 5 aylık bir aranın ardından Ankara Arena Günlüğü'mün 9 yazısı için bugün TBL All-Star maçındaydım. Gelin hep beraber bakalım günlüğe neleri not düşmüşüm.
Salon çevresinden başlamak lazım. Dünya Şampiyonası'ndan sonra bir hayli düzelme olmuş, kumlu kaldırımlar ve iş makineleri yoktu en azından salon çevresinde. Çocuklara yönelik organizasyonlar da, organizasyon ile ilgili günlüğe düştüğüm pozitif notlardan. Ancak salona giriş oldukça farklı oldu Dünya Şampiyonası'ndan. Herhangi bir dış güvenlik araması olmadan 3 kapıdan giriş yapıldı-ki Ankara Arena 8 giriş kapısına sahip bir salon.
Bu sefer ki gelişimde daha bir burjuva olmuştum. Efes World Cup ve Dünya Şampiyonası'nda saha içi bölümüne hiç geçememiştim, herhalde pis içime oturmuştu gittim saha içinin ortasından aldım bileti. Önümde Neven Spahija ve Melih Gümüşbıçak gibi isimlerle "sıcak-soğuk" dengesini kurarak izledim. Salonda kazandığım tişörte Neven Spahija imzasını çaktırınca "sıcak" dengeleri alt üst etti tabii.
Salon içi gösterileri tek tek ele alacak olursak; dans gruplarını bir yana koymak lazım. Özellikle Russian Bar Trio'nun yaptığı
gösteri günün en iyisiydi. Kadın zıplamıyor, uçuyor hocam... Biraz ukâlılık gibi olsa da CSKA Moskova kızlarını pek beğenmedim, hele ki Dünya Şampiyonası'ndaki Ukraynalı grubu hatırlayınca. Ancak gösteri çokluğu ve güler yüzleri geçer notu aldı. Atiye denen pop şarkıcısı ise tam bir felaket. Daha önce Efes World Cup'a da gelmişti bu hanımefendi. Tek kelime playback dışı kelime etmeden sönüp gitmişti. Bugün yine aynısı oldu, salonda 11 bine yakın(abartmıyorum, cidden salon ağzına kadar doluydu.) izleyici dönüp Atiye'nin playback performansına bakmadı, bakmak ayıp olurdu.
Smaç yarışması, smaç yarışması, smaç yarışması...Marcus Haislip, Jeff Trepagnier, James White gibi usta atletleri gördükten sonra TBL'de bile NBA standartını arar olmuştuk. Ancak bugün için herhangi bir beklenti içine girilmemesi gerektiği en başından belliydi. Altan Erol, İlkan Karaman, James Christopher ve Tyler Smith isimlerini görünce beklenti-karşılık oranında hüsrana uğramadım. Smaç vurduğundan şüpheli olduğum Altan Erol ve kas yapayım derken atletizmini kaybetmiş İlkan'ın ilk tur mücadeleleri tamamen zaman kaybıydı. Tyler Smith'in
bu smacı onuru biraz kurtarır gibi oldu ama yine de yarışmanın 'fos' kelimesinin ardına taşınmasını sağlayamadı. Üçlük yarışması için uzun uzun yazmaya gerek yok, Ömer reyiz kazandı seyircinin gazıyla. Fakat yarışma için benim dikkatimi çeken nokta Alvin Snow'un performansıydı. İlk turda 21 sayı bulan Alvin Snow, finalde 7 sayıda kaldı. Sanırım tribünlerden etkilendi.
Tribünler demişken hemen söyleyeyim salonun bu kadar dolu olmasını beni epey şaşırttı. Dünya Basketbol Şampiyonası'nın etkileri bir çığ gibi büyüyerek devam ediyor. Başkent'te basketbola bu kadar duyarlı 'kaliteli' seyirci olduğu görmek güzel. Özellikle bunu gerekliliğinden şüphe duyduğum All-Star maçında görmek çok daha heyecan vericiydi. Dünya Basketbol Şampiyonası'nın diğer bir etkisi de tribünlerin oyunculara olan tepkileri. Bir örnek ile açıklamak gerekirse;
Artık hemen hemen herkes Kerem Tunçeri'nin pick oyununu, Ömer Onan'ın sıkrin çıkışı üçlüğünü, Kerem Gönlüm'ün hücum ribauntlarını, Oğuz'un post hücumunu ezbere biliyor, ona göre yorum yapıyordu.
All-Star'ın eğlenceli yönlerinden biri de özellikle maçın ikinci yarısındaki saçmalamalardı. Topu dışarıya çıkartmayan hakem Altuğ Köserli'den, oyuna ayağı ile başlatan Nikola Vujcic'e, hızlı hücumu
turnike ile bitiren hakem Fatih Söylemezoğlu'ndan, arkadaşının yardımı ile smaç basan David Holston'a keyif veren bir maç oldu. Ancak buradan söylemek istiyorum ki Fatih Söylemezoğlu ayıp etti. Şöyle ki; maç öncesinde iddiaya girmiştim kardeşimle ve ben Yabancı karmasına basmıştım 10 lirayı. Bildiğiniz üzere maç 128-127 yani tek sayı fark ile bitti. Bunun tek sorumlusu attığı turnike basketi 3 sayı diye yazdıran hakem Fatih Söylemezoğlu'dur. Acilen meslekten ihracını istiyorum.
***
Buraya kadar yazdıklarım salon içinde kafama takılanlardı. Bir de klavyemin tuşunu All-Star'a laf atanlara dokundurmak istiyorum. Ha maça gittim, o yüzden koruma moduna geçtiğimi düşünenler varsa yazının devamını okumasınlar bir zahmet. Adamlar NBA standartlarında organizasyon ve basketbol bekliyor. Ulan ligde bir Jason Richardson, bir Nate Robinson, bir Andre Igoudala, bir Rudy Fernandez vardı da biz mi izleyemedik. Bu ligden bu çıkıyor, yapılabilecek en üst ve en iyi organizasyon bu. Senin ligin bu. Senin liginin Andre Igoudala'sı Altan Erol, senin liginin Jason Kapono'su Yunus Çankaya. Ne bekliyorsun ki, maç sırasında triplere giriyorsun? "Yok izleme ağbi değiştir" nedir lan? 10 senedir tip olarak aynı organizasyon, bilmiyor mu bir bok olmadığı izleyen adam da sen artistlik yapıyorsun? Tabii suç siz de değil, beklentileri zamanında yükselten Marcus Haislip de, James White da.
foto: tbf.org.tr